Sayfalar

1 Ekim 2009 Perşembe

Çilekli Creme Yogo...



Kaç gündür acayip zamanlarda başım dönüyor, çok yemek yiyemiyorum ama canım hep karbonhidratlı mamalar çekiyor. Havalar soğudu ya, vücut istiyor sanırım.

      Bahar çarpar milleti ben cin gibi olurum. Beni sonbahar çarpıyor, keşfettim artık. Eylül ortası daral gelmeye başlıyor, sinirli oluyorum. Her normal insan sonbaharda üretime gaz verir, ben herkesi çarpan bahar aylarında. Dikkat ettim, hep orjinal tasarımlarım ya da yeni bir malzemeyle tanışıp, tasarlama zamanlarım nisan-mayıs aylarına denk geliyor. 

       Dün akşam yemeği yememek niyetindeydim. Herkes karnı tok eve geldi. Ben de akşamüstü atıştırmalık birşeyler yemiştim çayın yanında. Her zaman 10 dk. önce sorduğumda "çok tokum, yemek yemeyeceğim", diyen eşim, klasik 10 dk. sonra "eee ne yiyelim?" demeye başladı. Öğlen yemeğe gelmişti, aynı menüyü istemedi. "Erişte yap, sadece onu yiyelim", dedi. Erişte kelimesinden sonra bana bir haller oldu. Elim ayağım titremeye başladı. Azıcık erişte yapıp, tadımlık aldım tabağıma. Titremelerim arttı. Bayılacak gibi oldum. Yedim, doymadım, anlatılacak gibi değil. "Karbonhidrat ta aldık, daha ne istiyorsun", dedim bünyeye. Tatlı istermiş. Ne zamandır üşenip alışverişe gitmediğim için evde çikolata da yoktu...

       Yazın çikolata yiyemiyoruz biz. Daha sezon açılışı da yapmadık. Nutella hariç çikolata yoktu evde. Nutella da kaşık kaşık yiyemiyorum ben, içimi bayıyor. Çilekli Creme Yogo'lar geldi aklıma. Çok severim kendilerini. 2 paket buldum dolapta. Kendimi kaybetmişçesine mikserle yoğurdu çırpmaya başladım. İş olsun diye üzerini okudum. Aaaa süt te konuluyordu buna... Şişenin dibinde azıcık süt kalmış. Off, puff. Elim ayağım hala zangır zangır. Eşim acıdı halime.Eczaneye koşar gibi süt almaya koştu. Süt geldi, ekledim, çırptım. Geçen haftadan kalan iki şeftaliyi de içine doğradım. Ohhhh, missss, ımmmhhhh, vs... sesler ve duygular içinde iki kup yedim, kendime geldim.


       Kalan kupları bugün pazardan aldığım köy çilekleriyle donatıp, pazar dönüşü titremelerimi bastırmak üzere yedim.

       Vüdunuz sinyaller verdiğinde dinleyin, derim. Hiç yalan söylemiyor çünkü. Öğleden itibaren daha iyiyim. Kan şekerim düşmüş sanırım.

      Pazar pek ilginçti bugün. Köylü pazarı kısmında çilekler,kestaneler,mısırlar ve acı mantarlar yanyanaydı. Bu yılki kadar uzun süren çilek ve acı mantar sezonu görmedim. Pazara gitmeyi, tezgahları izlemeyi, meyveleri, sebzeleri çoook seviyorum. Görsel bir şölen gibi hem de doğaçlama. Balık sezonu da açıldı. Bu akşam mezgit yedik. "Hamsiden bıkacaksınız zaten, böyle mezgit her zaman olmaz", dedi balıkçım. "İyi ki de almışım", dedik ailecek. Çok güzeldiler...


       Sonbahada tasarımı, üretimi gelenlere güzel bir haberim var. 10 Marifet'te cep telefonu ödüllü "Sonbahar Yarışması" başladı. En az 3 yazısı olan bir 10 Marifet üyesiyseniz koşun, gelin...

4 yorum:

Şehnaz dedi ki...

canım geçmiş olsunç,gerçekten güzel görünüyor..kan şekerin düştüğünde hep mi böyle oluyorsun bilmiyorum ama ilk kez olduysa bir kan tahlili yaptır derim..sevgiler..

herşeyden azıcık dedi ki...

Bende genelde öyle oluyorum ama yemek yerine yatıp uyumak daha iyi oluyor yüzüm aynı senin eros limonotti gibi oluyor:))Öyle bir pazarın olduğu için çok şanslısın kaçmak istiyorum ben buraladan imdattt:))

Kaymaklı Kadayıf dedi ki...

inanmıyorum aynen..Ben atıştırdım akşam üzeri yemek yemeyeceğim.
10 dakika sonra,ne hazırladın çocuklara içim de bir kıyıldı ki:))Genetik yapılarında var demek ki.Sevgiler

sesiber dedi ki...

Şehnaz sağol ama mevsim değişimi sanırım. Bugün iyiyim :)

Fundacım yatayım diye düşündüm ama ben yatma özürlüyüm, gece bile zor yani :))

Kaymaklı Kadayıf geçmiş olsun :)) hepimizde aynı dert sanırım. Ne çabuk ta içleri kıyılır ben anlamadım. Benimki de ucundan ucundan masaya süzülür, hepimizden çok yer :)))